GiRiS....

1839 a kadar Türk Milletini delikanlica savas meydanlarinda durduramayan, yenemeyen barbar ve geri kalmis Batililar careyi; icimizdeki cürükleri kendi cikarlari dogrultusunda egitmekte ve kullanmakta buldular. Kullandiklari insanlara "JÖNTÜRKLER" denildi. Bunlar; Ingiliz ve Fransizlar tarafindan, Osmanliyi icten yikmak icin madden destekleniyor ve kullaniliyorlardi. JönTürkler; Türk Imparatorlugunun temel yapisina sinsi sinsi girerek, Osmanli Devletini icerden zehirledi. Tanzimat, 1. Mesrutiyet, 2. Mesrutiyet, vs..bu satilmislarin ürünü idiler. 1907 yilindan sonra ise; Osmanli imparatorlugunu kullanma ve sömürme isine Almanlar sahip ciktilar. Enver Pasa, Ingiliz ve Fransizlarin terkini ve Almanlarin kucagina oturmayi 30.000 Alman Altini karsiliginda baslatti. 1907 yilindan 1922 yilina kadar Alman sömürgesi idik. 1922 yilinda Ingiliz ve Fransizlarla yapilan gizli bir anlasma ile T.C. Devleti kuruldu ve 1943 yilina kadar Ingiliz ve Fransiz sömürgesi olarak yasadik. 1943 yilinda ABD ile yapilan anlasma ile, ABD sömürgesi yapildik. Genel Kurmayimiz, Dünyanin hicbir yerinde görülmemis olan arsivleri acmama islemini yaparak, Türk Milletinin bu satilmislik gerceklerini saklamak mi istemektedir. Evrensel hukuka göre arsivler 25 yildan fazla kapali tutulamaz. Bizim arsivlerimiz ise halen bizlerden saklanilmaktadir. Devletlerarasi yapilan anlasmalarin hepsini, bizde olmasa bile, bizimle anlasma yapan ülkelerin arsivlerinde bulmak mümkündür. iste bu dis arsivlere dayanarak, bize ögretilen TÜRK TARiHiNiN yalan oldugunu -hakli olarak- iddia edenler vardir. Bu Site deki makalelerin geneli sahsima ait degildir. Geneli alintidir. Kendime ait olanlarin altinda "mim" imzam vardir. iyi okumalar, irdelemeler ve arastirmalar dilegimle. mim

13 Temmuz 2005

HACKEN ve HACKERLER


- İnsan neden hacker olmayı seçer?Kaç çeşit hacker vardır? Türkiye'de durum nedir?

"Hacker"ı Türkçe'de nasıl ifade etmemiz doğru olur? "Kod kırıcı", "bilgisayar korsanı", "karsidakilere birseyler(yalniz olmadigini, kendisinin herseyi olmadigini) göstermek"
Siz nasıl tanımlıyorsunuz?

Hack işlemi sadece bilgisayar sistemlerine yapılan saldırılarla sınırlı olmadığından "bilgisayar korsanı" ifadesinin yetersiz kaldığı kanısındayım. Ama amacı tam anlattığı için ve herkes tarafından bilindiği için kullanılabilir. Ancak "bilişim korsanı" ifadesi daha geniş eylemleri kapsayacağı için daha uygun diye düşünüyorum.

Bilişim korsanlığının günümüzdeki zararlarının boyutu bilinmekle birlikte teknolojinin gelişiminde bilişim korsanlarının katkısı yadsınamaz. "Teknolojinin yaramaz çocukları" hacker'lar olmadan bilgisayar teknolojisinin bu denli gelişmesi gerçekten zor olacaktı.

Hacker'lar sizce nasıl insanlar? Hack etme davranışının altında ne tür psikolojik nedenler yatıyor?

Hacker'ları suç işlemeye iten nedenler arasında, geleneksel olarak bireyleri suç işlemeye götüren nedenlerden farklı bir neden görmek pek mümkün değil. İntikam alma duygusu, güce sahip olma, açgözlülük, şehvet, macera veya "yasak meyveyi tatma" arzusu gibi geleneksel olarak bireyleri suç işlemeye götüren nedenler, bilişim suçları anlamında da bireyleri suç işlemeye götürüyor diyebiliriz.

Büyük bir bilgisayar sistemi üzerinde izinsiz olarak etkin olabilmek, belki de bir güç gösterisi olarak o bireyi fazlasıyla mutlu etmektedir. Çalıştığı şirkette haksız şekilde işinden atılan bir bilgisayar mühendisinin, eski şirketinin bilgisayar sistemine verdiği zarar veya ideolojik olarak mücadele içinde olduğu bir devlete karşı o devlet kurumlarının bilgisayar sistemlerine zarar vermek, intikam duygusu ile işlenen suçlardır.

Hack eylemlerinin birçoğu macera arayan kişiler tarafından, bilinmeyeni keşfetme güdüsüyle işlenir. Bilişim alanında suç işleyebilmek için gerekli teknolojik bilgi düzeyinin yüksekliği göz önüne alınırsa, kompleks yapıdaki bilgisayar güvenlik sistemlerine zarar verme yoluyla, suç faillerinin kendilerini ispatlama güdüsü veya bir meydan okuma güdüsü ile hareket ettikleri de unutulmaması gereken bir motivasyondur.

Ayrıca aşırı merak, kendini tatmin etme, kendi başına bir şeyleri başarma, kendine güven gibi olumlu bir takım güdülerle hack fiili gerçekleştirilebileceği gibi, anti-sosyal kişiliğin dışa yansıması, gerçek yaşamda kendi varlığını kabul ettirememe, dışlanma veya uyumsuzluk gibi nedenler ve bireyin kendini sanal alemde kabul ettirme güdüleri de bu eylemi yapmaya iten etkenler arasında sayılabilir.

Aslında hacker'ları ikiye ayırabiliriz. Birincisi amatör hacker'lar... Bunların genel kastı suç işlemek, zarar vermek olmamakla birlikte, özellikle kendilerini ispat etme, macera arama veya meydan okuma gibi nedenlerle hack ederler. Bu kişilerin yaptığı eylemler suç kapsamına girse bile, genel olarak bunları suç işleme temayülü içinde kişiler olarak tanımlayamayız. Çünkü bunların bir kısmı daha çocuk denecek yaşta olan kişilerdir.

Ancak ikinci grup yani, profesyonel hacker dediğimiz grup farklıdır. Bu grubun yaptığı işlem, genel anlamda amatörlerin yaptığı işlemlerden çok farklı olmasa bile bu grubu diğerlerinden ayırmak zorundayız.

Bu grup içinde de ikili bir ayırıma gidilebilir. Birinci grupta hack eylemlerini tek başına gerçekleştiren bireysel hacker'lar yer alır. Bu grup, bu işi meslek haline getirmiş kişilerden oluşur. Saldırı yapma, bir bilgisayar sistemine zarar verme sık olarak gerçekleştirdikleri eylemlerdir. Amatör hacker'lardan ayıran en önemli özellikleri bu kişilerin belirli ölçüde de olsa maddi çıkar için eylemlerini gerçekleştirmeleridir.

EN TEHLİKELİ GRUP ÖRGÜTLÜ HACKER'LAR
Profesyonel hacker dediğimiz grubun ikinci kısmını ise sanal alemin en tehlikeli hacker'ları oluşturur. Bu kişiler mayfa, örgütlü suç grupları dahil olmak üzere her türlü suç şebekesinin içinde yer alabilir. Bunları suç işlemeye sevkeden saikler arasında macera gibi güdüler yer almaz. İntikam, para hırsı, tehdit, şantaj ve politik amaçlar gibi çok değişik güdüler ile hareket edebilirler. Eylemlerinde mafya tipi yapılanmalarda olduğu gibi maddi çıkar ön plandadır. Bir bankayı tehdit ederek belirli bir miktarın hesaplarına yatırılmasını isteyebilecekleri gibi, banka hesaplarında yaptıkları işlemler ile bankadaki bir miktar parayı değişik yolllarla kendi hesaplarına geçirebilirler.

SSCB dağıldıktan sonra bu ülkedeki yüksek teknik bilgi ve donanıma sahip birçok kişi işsiz kalmış ve uluslararası örgütlü suç gruplarıyla ortaklaşa hack olayları gerçekleştirmiştir. Zaten şu an sanal ortamda bulunan birçok mafya tipi örgütlenmelerin en büyükleri ve tehlikeli olanları Rusya ve Doğu Avrupa merkezli olanlardır. Bu arada İsrail merkezli örgütleri de unutmamak gerekir.

Bunların dışında, politik olarak eylem yapan hacker'lar vardır. Bunlar çıkar amaçlı değil, gerçek yaşamda olduğu gibi ideolojik amaçlarla eylemlerini gerçekleştirir. Ayrıca terör örgütlerinin ve organize suç örgütlerinin profesyonel hacker'ları kaçırıp amaçları doğrultusunda kullandıkları da biliniyor.

Türkiye'de bilgisayar suçları tablosu ne durumda? Emniyet'in bu tür suçlarla ilgilenen özel bir birimi var mı?
Emniyet Teşkilatı'nda bilişim ile ilgili temel, 1982 yılında Bilgi İşlem Daire Başkanlığının kurulmasıyla atıldı. 1997 yılında ise Bilişim Suçları Bürosu kuruldu. 2001 yılında bu büronun adı İnternet ve Bilişim Suçları Şube Müdürlüğü olarak değiştirildi.

Bu birimin dışında da diğer daire başkanlıkları altında Bilgi İşlem Şube müdürlükleri kuruldu. Bu daireler kendi görev alanlarına giren konularda bilişim suçları ile mücadele etmektedir. Ayrıca merkez teşkilatı içinde bir Bilgisayar Suçları ve Bilgi Güvenliği Kurulu ve Üst Kurul oluşturulmuştur.

2001 yılında Kaçakçılık ve Organize Suçlar Daire Başkanlığı ile Birleşmiş Milletler tarafından ortaklaşa kurulan TADOC (Turkish Academy Against Drug and Organised Crime) bünyesinde de Bilişim Suçları Araştırma Merkezi oluşturulmuştur. Bu merkez faaliyetlerini daha çok bu suçlar ile mücadelede, ilgili birimlere yön göstermek amacıyla akademik destek niteliğinde çalışmalar yapar. Bu merkezi yapılanmanın yanında büyük illerde de bilgi işlem büroları kurulmuş ve bu alanda karşılaşılan sorunlar ile ciddi anlamda mücadele etmeye başlamıştır.

Bilişim suçlarının Türkiye'deki durumuna gelince, Türkiye'de bilgisayar suçları açısından yapılan araştırmaların henüz sağlıklı bir zemine oturmadığı söylenebilir. Ancak genel olarak, ülkemizde bilişim suçları denince akla iki olay gelmektedir: Kredi kartları ve pornografik CD'ler başta olmak üzere telif haklarının konusunu teşkil eden korsan CD'ler.

Bilişim suçlarına ilişkin olarak yapılan üçlü sınıflandırma gözönüne alınırsa bilgisayar aracılığıyla işlenen suçların ülkemizde daha yaygın olduğu görülmektedir. Ancak bilgisayar sistemleri aracılığıyla işlenen suçların birçoğu takibe bağlı suçlardan olduğu için mağdurların şikayeti olmadan resen ele alınmaları mümkün değildir. Örneğin elektronik posta yoluyla yapılan bir tehditte, tehdit edilen kişi veya kurum bunu polise bildirmezse polisin bu olaydan haberdar olması ve işlem yapması mümkün değildir.

BİLİŞİM SUÇLARI TAKİP EDİLEBİLİYOR
Halkımızın bir kısmı da "nasıl tespit edilecek ki" düşüncesiyle kendilerine yapılan bu tür saldırıları şikayet etmeyi düşünmüyor ama bu doğru değil. Polis bu alandaki teknik bilgi donanım ve uzman kadrosuyla bu tür suçlar ile mücadele edebilir. Büroların olduğu illerimizde elektronik takip yapma ve bu tür suçlar ile mücadele edecek kadrolar mevcuttur. Halkımızın kendilerine yönelen sanal saldırılara karşı polise başvurmaktan çekinmemesi gerekir. Bu müracaatların olmaması, bilişim suçları konusunda ülkemizin güvenli olduğunun bir göstergesi olamaz.

Bir diğer sorun ise büyük ticari işletmelerin, kamuoyu tarafından internet güvenliği konusunda olumsuz imajdan korkmaları nedeniyle, kendilerine yöneltilen saldırılarda bilgisayar güvenliği açıklarının olduğunu kabul etmemeleridir. Dolayısıyla ülkemizde hacker'lar faaliyetlerine devam etmesine rağmen bunların asayiş raporlarına ve kamuoyuna yansımadığı anlaşılmaktadır. Nitekim Riptech'in yayınladığı rapora göre, siber saldırılar en fazla ABD'de olurken, Türkiye 6. sırada yer aldı. Dünyada 6. sırada yer alan bir ülkede siber saldırılar kamuoyuna sadece kredi kartı olayları ile duyuruluyorsa, bir yerde eksiklik olduğu söylenebilir. Sözünü ettiğim şikayet mekanizmasının tam olarak işletilmemesi, "sanal alemde yine sanal bir güvenlik içinde olduğumuz yönünde" yanlış bir kanaat oluşmasına neden olmaktadır ki, bu tehlikeli olabilir.

Devletin birçok birimine terör örgütleri tarafından zaman zaman saldırılar yapılıyor. DHKP-C terör örgütü sitesi yenilendiğinde bile polisi nazik(!) bir şekilde uyarmayı ihmal etmiyor: "Sitemiz yenilendi ziyaretinizi bekliyoruz". Terör örgütleri gerçek yaşamda olduğu gibi kaç-yakala oyununu sanal yaşamda da oynamaya kararlı görünüyor.

Türkiye'de siyasi amaçlı hacker grupları var mı? Eylemlerine örnekler verebilir misiniz?

Terör örgütleri devlet sitelerine karşı sürekli olarak saldırılar düzenler. Ancak bunları siyasi amaçlı hacker grupları olarak adlandırmamız mümkün değil. Bu örgütler terör eylemlerini gelişen teknolojiye paralel olarak sanal aleme kaydırmaktadır. Terör örgütü için eylem bir araçtır. Hangi eylem daha çok ses getirecekse onu tercih eder terör örgütü. Bugün devlete ait herhangi bir internet sitesine saldırır, yarın bir yere bomba koyar. Bu nedenle bunları siyasi amaçlı hacker grubu olarak adlandırmamız doğru olmaz kanısındayım.

Sizin de ders verdiğiniz Güvenlik Bilimleri Fakültesi'nde, siber suçlar konusunda uzmanlaşmak isteyen öğrenciler için özel bir program var mı?

Özel bir programdan daha çok bu alanda çalışmak isteyen veya yetenekli olan öğrencilere bilgi işlem şubemizde çalışma yapmaları için olanaklar sunuluyor fakültemizde. 2002-2003 akademik yılında başlamak üzere fakülte müfredatına "Bilgi Teknolojileri" adlı bir ders konuldu.

Ayrıca bu alana ilgi duyan ögrencilerle ortak çalışmalar yapılıyor. Örneğin internet ortamında zararlı siteler konusunda 30 kişilik bir öğrenci grubu ile bilimsel bir çalışma başlattık ve bu çalışma devam ediyor.

Bilgisayar suçlarıyla ilgilenmeye nasıl başladınız?

Benim akademik anlamda çalışma konularımın başında telif hakları konusu geliyor. Korsan CD veya diğer kasetler yoluyla olayın bir köşesinden içindeydim. Ancak az önce söz ettiğim TADOC bünyesinde Bilişim Suçları Araştırma Merkezi kurulunca bu merkezin başkanı oldum. O tarihten bu yana çalışmalarımı bilişim suçlarına yönlendirdim.

Devlete ait siteler hacker saldırılarına karşı korunuyor mu? Yakın geçmişte başbakanlığın sitesi hack edilmişti...

Devlete ait siteler hacker saldırılarına karşı korunuyor. Ancak bu korumanın yeterli olup olmadığı tartışılması gereken bir konudur. Yeterli şekilde korunuyor olsa zaten saldırılar kamuoyuna yansımaz. Siber güvenlik konusunda teknik anlamda güvenliğin sağlanması çok önemlidir. Saldırıya açık bir site, bugün olmazsa yarın mutlaka bir saldırının hedefi haline gelecektir.

İntranet sistemi saldırılara karşı bir önlem olmakla birlikte tek başına yeterli olamaz. Özellikle devlete ait hassas birimlerde yapılması gereken, sistemlerin daha küçük birimler halinde yapılandırılmasıdır. Bir saldırı olması halinde bir nevi hedef küçültmek gibi bir şey...

İNSAN FAKTÖRÜ ÇOK ÖNEMLİ
Ancak bilişim dünyasında teknik önlemler ne kadar artırılırsa artırılsın, insan faktörünün önemini gözardı etmemek gerekir. Her türlü teknik önlemin en ince ayrıntısına kadar alındığı, yüzde yüz güvenli olduğu kanıtlanan bir siteyi, içeriden bir "işbirlikçi" ile veya para karşılığı bu işi yapacak birini bularak basit şekilde çökertebilirsiniz. Güvenlik konusunda teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, insan faktörü de her zaman temel belirleyici unsurlardan biri olmaya devam edecektir.

Sizin tanıdığınız Türk hacker'lar var mı?

Profesyonel anlamda olmasa bile amatör hacker olarak niteleyebileceğim birkaç hacker var. Özellikle birisinin konuşurken verdiği cevap çok ilginç ve yukarıda anlatmaya çalıştığım güdülerle birebir örtüşüyor. Örneğin Emniyet'in sitesini çökerten amatör bir hacker'a "Bunu niye yaptın?" diye sorduğumda verdiği cevap çok sakin ve ilginçti. "Sadece zevk için yaptım".

Biraz konuştuğumuzda, "Çok güvenli olduğunu iddia ediyorlardı, ben de sitelerinin güvenli olmadığını ispatladım. Şu an yeniden kurmaya çalışıyorlar" demişti.

Dünyadaki ünlü hack olaylarına gelecek olursak...?

Bu konuda Kevin Mitnick dahil binlerce hacker'ın eylemleri örnek gösterilebilir. Ancak Anadolu Ajansının da geçtiği dolandırıcılık olayı gerçekten ilginçtir. New York'un Brooklyn semtindeki bir lokantada garson olarak çalışan 32 yaşındaki dolandırıcının eylemi sanırım ilginç bir örnek olay sayılabilir. Bu hacker eylemini FORBES dergisinde yayınlanan bilgilerden yola çıkarak gerçekleştirmiş ve Amerikalı milyonerleri 'elektronik' yoldan dolandırmıştır.

New York polisi bilgisayar biriminin desteğiyle ortaya çıkartılan soygunculuğun kurbanları arasında ABD'nin eski başkan adaylarından Ross Perot, ünlü talk-show'cu Oprah Winfrey, Oscar ödüllü yönetmen Steven Spielberg, CNN'in kurucusu Ted Turner, Microsoft'un iki numaralı adamı Paul Allen ve Martha Stewart gibi ünlü isimler bulunmaktadır.

Dolandırıcı, eylemini gerçekleştirmek için halk kütüphanesinde bulunan bilgisayarları ve çok fonksiyonlu bir cep telefonunu kullanıyor. FORBES dergisinde Amerikalı milyonerlerle ilgili olarak yayınlanan açık bilgilerden yola çıkarak bu kişilerin sosyal sigorta ve kredi kartı numaraları gibi bilgilere ulaşıyor ve bu bilgilerle faks ya da telefon yoluyla milyonerler adına alış-veriş yaparak haksız kazanç sağlıyor.

Bir diğer saldırı ise ünlü Love Bug virüsüdür. Filipinli bilgisayar öğrencisi Onel de Guzman'ın yarattığı virüs, inanılmaz bir hızla yayılarak, tüm uzmanları şaşkına çevirmiştir. Tahminlere göre, virüs, çıkışından 18 saat sonra, tüm dünyada 100 milyon bilgisayarı etkilemiştir. Bazı uzmanlar göre ise tüm dünyadaki bilgisayarların yüzde 10'una Aşk Virüsü bulaşmıştı. Kurbanlar arasında Pentagon, Beyaz Saray ve BP gibi büyük kurumlar da vardı.

Bilgisayar sistemlerine ve şirketlere bu kadar büyük bir zarar veren virüsün yazarı Filipinler yasalarında böyle bir suç tanımlanmadığı için serbest kaldı. Filipinler bu olayın ardından siber suçlara yönelik dünyanın en kapsamlı yasalarını çıkardı.

Saldırılar şirketlere ciddi anlamda zarar vermektedir. Örneğin 1999 yılında Amerikan eBay şirketine yapılan saldırılar sonucu, bu şirketin 5 gün içinde pazar değerinin yüzde 26'sını kaybettiği belirtilmektedir.

Peki, bilgisayar güvenliğini sağlamak için temel olarak neler yapılmalı?

Burada ikili bir ayrıma gidilmeli. Bireysel kullanıcılar ve kurumsal kullanıcılar. Bireysel kullanıcı için belki en önemli şey virüs saldırılarına karşı güvenlik önlemlerini yenilemektir. Ancak kurumsal kullanıcılar çok farklı şekilde güvenlik önlemi almalıdır. Teknik anlamda yapılan önlemlerin yanında yukarıda sözü edilen ve insan unsurundan kaynaklanan veya kaynaklanabilecek olan açıklar da giderilmeldir.

Temel olarak hiçkimse sokağa bırakmaya cesaret edemediği bir bilgiyi veya belgeyi internet bağlantısı bulunan bilgisayarında da bırakmamalıdır.
NOT : alıntı
07-02-2005, 02:00 PM #2

- Richard Stallman
Takma Adı:
Yok (saklayacak bir şey yok ki!)

Nasıl şöhret oldu ?
Eski hacker'lardan Stallman, 1971'de MIT'in yapay zeka laboratuvarında işe girdi. O sıralarda Harvard Üniversitesi'nde öğreciydi. Geliştirdiği yazılımın, kişisel haklara saldırıda kullanıldığı görüldü. Stallman, daha sonraları Free Software Foundation'u (Bedava Yazılım Vakfı) kurdu.

Bilgisayarla nasıl tanıştı ?
1969 yılında, IBM'nin New York Bilim Merkezi'nde. O zamanlar, 16 yaşındaydı.

İlginç notlar:
Stallman, 1980'lerin başında MIT ile kadrolu olarak çalışmayı bıraktı; fakat oradaki bir ofiste çalışmalarını sürdürmeye devam etti. O sıralarda GNU adında yeni bir işletim sistemi geliştirdi.
Dennis Ritchie ve Ken Thompson

Takma adları:
Dmr ve Ken

Nasıl şöhret oldular?
Bilgisayar bilimlerinin efsanevi kalesi olan Bell Laboratuvarları'nın yaratıcı gücü Ritchie ve Thompson, UNIX'i 1969 yılında yarattı. Küçük bilgisayarlarda, genel hesaplama, kelime işlemci ve ağ kurma (general computing, word processing and networking) için kullanılan bu program, daha sonra standart bir dil haline geldi.

İlginç notlar:
Thompson'un UNIX'inden yola çıkarak yine Bell Laboratuvarları'ndan Rob Pike, Plan 9 adlı yeni nesil işletim sistemini geliştirdi. Ritchie, her ne kadar C programlama dili yazarlarından olsa da; kendisinin en sevdiği dil Alef'ti. Thompson ise bir seferinde MiG-29 ile uçmak için Moskova'ya gitmiş amatör bir pilottu.
John Draper

Takma Adı:
Kaptan Crunch

Nasıl şöhret oldu ?
Kaptan Crunch, 1970'lerde bir mısır gevreği kutusundan çıkan plastik düdükle yaptığı araçla bedava telefon görüşmesi yapmayı başardı. Telefon şebekesi, düdükten çıkan 2600 Hertz'lik sesi, sinyal olarak algılıyor ve bedava telefon görüşmesi yapılabiliyordu. Kaptan Crunch, interneti değil ama bugün onun bir parçası olan telefon hatlarını ilk hack eden isim olarak tarihe geçti.

İlginç notlar:
Silikon Vadisi'nde çalışan Draper, geçtiğimiz aylarda telefon hatlarını nasıl hack ettiğini anlatmak üzere İstanbul'a geldi.
Mark Abene

Takma adı:
Phiber Optik

Nasıl şöhret oldu?
Masters of Deception adlı hacker grubunun kurucularından olan Phiber Optik, binlerce gencin Amerika'nın telefon sistemini konusunda "araştırmalar" yapmasına esin kaynağı oldu. Amerikan federal mahkemesi, ibret olsun diye Abene'yi, bir yıl hapse mahkum etti. Hapishanede, büyük bir ilgiyle karşılandı. New York Magazine ise, onu "New York şehrinin en zeki 100 kişisinden biri" olarak nitelendirdi.

İlginç notlar:
New York'ta annesinin çalıştığı şirketin elektronik deposunda takılırken ilk defa Apple II, Tmex Sinclair ve Commodore 64 ile tanıştı. Kendisine ait ilk bilgisayarı ise Radio Shack TRS-80 idi.
Telefon alıcısı üzerine deneyler yapan Abene, alıcı üzerinde o kadar çok çalışma yaptı ki, aletin tellerinin bir arada durması için elektrik bandı ile sarılıp takviye edilmesi gerekti.
Robert Morris

Takma adı:
rtm

Nasıl şöhret oldu ?
Babası, Amerikan Ulusal Güvenlik Bölümü'ne bağlı Bilgisayar Güvenliği Merkezi'de şef olarak çalışan Morris'in 1988 yılında kazayla internet ortamına yayılan worm'u (solucan) birçok bilgisayara bulaştı ve kullanılmaz hale getirdi. Bu kaza sayesinde, daha önceden belli bir kesim tarafından bilinen "hacker" terimi kitlelerin diline dolandı.

İlginç notlar :
Bilgisayarla evde tanıştı. Daha ilk gençlik çağında Morris'in Bell Laboratuvarları'nın bilgisayar ağında hesabı ve hacker akımına ilk katılanlardan olduğu için ayrıcalıklı kullanıcı statüsü vardı. 1990'da Legion of Doom adlı bir hacker grubu üyesi olan Erik Bloodaxe'in evine baskın düzenleyen polis, yaptığı aramalarda Morris'in internet worm'unun kaynak kodunun bir kopyasını buldu.
Kevin Mitnick

Takma adı:
Condor

Nasıl şöhret oldu?
Mitnick, fotoğrafı FBI'in "En Çok Arananlar" listesinde yer alan ilk hacker olarak kayıtlara geçti ve neredeyse listeden hiç eksik olmadı. "İflah olmaz bir suçlu" olan çocuk ruhlu Mitnick "Sanal Dünya'nın Kayıp Çocuğu" olarak da tanındı. Büyük bir şirketi hack ederek milyonlarca dolara zarara uğrattığı için 5 yıl hapis cezası aldı.

İlginç notlar:
Bir bilgisayar almak için yeterli parası olmayan Mitnick, daha yeni yetme iken bir elektronik araç satan mağazalara takılır, orada sergilenen bilgisayar ve modemleri diğer bilgisayarlara bağlanmak için kullanırdı. FBI'dan üç yıllık kaçışı boyunca arkadaşları ile haberleşmek için IRC'yi kullandı. Mitnick, bir yargıcın kendisine koyduğu "bilgisayar bağımlılığı" teşhisinin tedavisi için 1 yıllığına rehabilitasyon merkezinde kaldı.
Kevin Poulsen

Takma adı:
Dark Dante

Nasıl şöhret oldu ?
Poulsen, 1990 yılında Los Angeles'ta, o andan itibaren kendilerini arayan 102. kişiye Porsche marka bir araba vermeyi vaadeden bir yerel radyo istasyonun telefon hatlarını kontrolü altına aldı. Başkalarının aramasına fırsat vermeden kendisini 102. arayan kişi olarak gösteren Poulsen, emeğinin karşılığında gıcır gıcır bir Porsche 955 S2 kazandı.

İlginç notlar:
Ailesinin kendisi için aldığı TRS-80, onun ilk bilgisayarıydı. Poulsen'in telefon şirketinin treyler'ine girmek için bir takım çilingir seti vardı. Bir arkadaşı Poulsen'in telefon treyler'inin kapısındaki kilitleri açarken çekilmiş resmini, bir başka arkadaşına gösterince Poulsen yakalandı. Teşkilatın yürüttüğü gizli operasyonların adını öğrenmek için, FBI'nın sistemine girme iddiasıyla hakkında dava açıldı.

Johan Helsingius

Takma adı:
Julf

Nasıl şöhret oldu ?
Penet.fi adında dünyanın en çok tutulan anonim remailer programını (gönderenin e-mail adresinin belli olmadığı bir sistem) yazdı. Fakat 1995 yılında Finlandiya'da Scientology Tarikatı'nın bu programı satın alan bir üyesinin, tarikatın sırlarını internet üzerinden yayınladığı tespit edildi. Finlandiya polisi bu olaydan dolayı ilgili kişinin kimliği açıklaması için Johan'la irtibata geçti; ama istediği cevaba ulaşamadı. Bunun ertesinde, Finlandiya mahkemesinden Johan'ın bu remailer programını kullanan kişilerin gerçek e-posta adreslerini açıklaması ile ilgili bir karar çıktı. Bu durumda Johan'ın yapabileceği tek şey kalmıştı: O da 1996'da programı kullanım dışı bıraktı.

İlginç notlar:
200 megabyte hard disk'li bir bilgisayarda, dünyanın en çok kullanılan ve en hızlı remailer programını çalıştırdı.